İNSANİYET

Bazı paylaşımlar görüyorum da… Bu durum ne siyaset, ne islamiyet… Bu tam anlamıyla İNSANİYET meselesi…

Hem siyaset, hem islamiyet inanan son insan kalana kadar var, bu görülemiyor mu?

Filistin hep karşımızda durmuş olabilir. Ama öldürülen bir çocuğun dini, ırkı, rengi olabilir mi?

Haksızlığa uğrayan bir masum, kim veya nereden olursa olsun cana, vicdana değer artık. Onun davası tüm insanlığa; sana, bana, hepimize aittir… Vicdanına değmiş ise gerçekten, o insan artık beynindedir. Travman olur. Sen nereye gidersen git o insan oradadır, oralıdır.

Haksızlık, zulüm, eşitsizlik nasıl evrensel ise, aynen enternasyoneldir insanlık…

Fulya Şenbağcı Özer
Devamı »

Kapitalizmin Öfkeli “Son” Çocuğu: Prekarya

Sürdürülebilirlik ile ilgili her şey gelecekle bağlantılıdır. Öyledir ki biz sürdürülebilirlik uygulamaları ile günümüzden adaleti ve fırsat eşitliğini sağlayarak, çevreyi ve kaynakları gözeterek, verimli üretim-tüketim politikalarıyla her bir bireyi geleceği ile korumayı ve gelecekteki ortamı dengelemeyi bekleriz. Gelecekle ilgili düşünmeye başladığımızda hem umut hem kaygı hissederiz ki, maalesef genellikle bu sorumluluk duygusuna baskın gelir. Bu nedenle sürdürülebilirlik tam olarak anlaşılamayan, genele yayılamayan, anlaşılsa bile insanların, kurumların ve toplumların ben merkeziyetçi yapılarına takılan uygulamalar bütünü olarak sözde çok duyduğumuz ama ağır ağır yükselen bir ideadır. Ancak hiçbir toplum, hiçbir iktidar, hiçbir işletme ve hiçbir birey bu kavramdan ve getirdiği sorumluluklardan kaçınamaz. Yoksa sonuçlarından kaçamaz.

Bu bilinç özellikle 2000 sonrası varlıklarını daha da hissettiren öfkeli Prekarya sınıfı ile kendini daha fazla yükseltiyor. Evet öfkeli ama bir sorun neden öfkeli? Peki söylenildiği kadar tehlikeli mi? Evet ama kime ve neye göre?

Devamı »

Sürdürülebilir “İyi” Bir Yaşam

Yaşamın devamlılığı… İçerisine ne kadar umut ve aynı zamanda da kaygı barındıran bir cümle. Tüm gezegenin, içerisindeki büyük-küçük, omurgalı-omurgasız, yüksek veri işleyebilen-düşük veri işleyebilen her türün temeldeki birincil kaygısı ve kavgası kendi varlığı ile birlikte türünü devam ettirebilmek. Bu muhteşem sistem içerisinde kordalılar şubesi primatlar sınıfından bir memeli olan insanoğlunun da varlığı boyunca ortaya koyduğu mücadelenin, iş birliğinin ve her bir emeğinin temelinde de bu kavram yatmaktadır.

Sürdürülebilir bir ortam ve gelecek bekleyerek gelmiyor. Beklerken hiçbir şey tüketmesek bile zamanı ve potansiyelimizi tüketiriz. Evet evlerimizde kaldık ancak kapana kısılmadık, varlığımızın tarihi boyunca belki de yüzlerce kez yaşadığımız en temel içgüdümüzü ortaya çıkarma vakitlerinden bir dönemi daha yaşıyoruz, “adaptasyon”. Ve her ne kadar zor olsa da özellikle pandeminin ilk zamanlarında gayet iyi bir iş çıkardığımızı söyleyebilirim. Adapte olmak ve yaşamın devamlılığını sağlamak ancak farkında olmak, potansiyeli bulmak, ortaya çıkarmak ve bunu popülasyonumuza duyurmak ile kısaca her koşulda emek, eylemlilik ve iş birliği ile mümkün olmuştu her zaman.

Devamı »

Cennetin Mühendisleri – Sürdürülebilirlik Gönüllüleri! Evet, Siz!

Dünyamız, içerisindeki çeşitlilik ve renklilik; kendi türümüz ve diğer canlı dostlarımız; yeşil doğamız, ağacımız, taşımız, toprağımız, tarlalarımız; sularımız, denizlerimiz, deryalarımız, derelerimiz, göllerimiz, akarsularımız, şelalelerimiz; atmosferimiz, oksijenimiz, bulutlarımız, yağmurlarımız, rüzgarımız ve gökkuşağımız…. Hayat sen ne güzelsin? Evet buradan Doğa Anaya olan aşkımı ve bizi bu cennete layık gördüğü için minnetlerimi iletmek istiyorum. Seni seviyoruz Doğa Ana!!!

Annelerimiz, annanelerimiz derler yaa “Sen birde beni gençken görecektin” Doğa Anamızın da böyle bir cümle kurduğunu düşünsenize… Sonuçta o da bizim gibi yaş alıyor ki gençken kimbilir daha ne kadar çok güzeldi. Peki, açıkçası merak ediyorum; Doğa Ananın bize sunduğu bu cennet güzelliğinin kaçta kaçı bize kaldı ve kaçta kaçı bizden sonraki kuşaklara kalacak acaba? Biz bu güzelliğin ne kadarını koruyabileceğiz ve bu zamana kadar çirkinleştirdiklerimizi tekrar nasıl güzelleştirebileceğiz?

Eğer sizde bu soruları soruyor, bu soruların cevaplarını önemsiyor ve sürdürülebilirliği benim gibi hayatınızın odağı noktasına taşıdıysanız tebrikler!! Tabiri caizse hepimiz birer Cennetin Mühendisleri sayılırız.

“Sürdürülebilirlik, cennetin mühendisliğidir. Tüm canlılar için en iyi yaşam koşullarını oluşturmayı ve bu koşulların devamlılığını hedefler.”

Fulya Şenbağcı Özer

Neden mi sürdürülebilirlik kavramı için “cennet mühendisliği” gibi belki de biraz uçuk bir tanım yapıyorum? Çünkü sürdürülebilirliği inceledikçe içinde barındırdığı konuların bizim gözümüzde canlandırılan cennete ne kadar uyum sağlayabildiğini gördüm. Sürdürülebilirlik bilinci bize bir yandan iyi, kaliteli, güzel ve devamlılığı olan bir yaşamı ve yaşam alanını sunuyorken, bir yandan da, zorbalığın, diktanın, hukuksuzluğun, arsızlığın ve ahlaksızlığın önüne de geçerek, eşitliği, adaleti, özgür düşünceyi, demokrasiyi, farklılıklara duyulan saygıyı, ve etiği tüm toplumda anlaşılabilir ve uygulanabilir seviyeye getirmeye çalışıyor. Bunlar ile birlikte, bereketin her birey için adil dağılımını ve devamlılığını hedefliyor. Böyle sürdürülebilir bir ortamın cennet olduğunu düşünmekte haksız mıyım?

Yukarıdaki paragraf içinde saydığım tüm güzel koşulların mekanizmalarının, biri(leri)nin çıkarlarını başka bireylerin ya da ekosistemin çıkarlarının önüne geçirmeden adil ve doğru bir biçimde hesaplanması ve çalıştırılması gerekmektedir. Bu nedenle sürdürülebilirlik sistemin kurulması ve bu sistemin işlevselliğinin gezegenimizin yaşamı boyunca devamlılık sağlaması ciddi bir mühendislik ve inovatif düşünce gerektirmektedir. Tek bir dünyamız, bu dünyada sadece tek bir hakkımız, tek yaşamımız var ve bu tek şansımızda kendimize ve torunlarımıza cenneti hediye edebiliriz eğer bu zor işin üstesinden gelebilirsek ve bizden sonraki kuşakları da bu yönde eğitebilirsek….

Devamı »

Soluk Mavi Nokta – Carl Sagan

Carl Sagan, 11 Mayıs 1996’da bir konuşmada yukarıda paylaştığım fotoğrafı yorumlamıştır. Efsanedir, her okuduğumda tüylerim diken diken oluyor. Sürdürülebilirliğin sosyal, ekonomik ve ekolojik boyutu sadece 5 paragrafta bu kadar mı güzel özetlenir. “Soluk Mavi Nokta” isimli kitabında da geçiyor bu cümleler ama  Carl Sagan’ın o müthiş ses tonuyla dinlemek gerekiyor..

(Video açılmazsa buraya tıklayarak videoyu izleyebilirsiniz)

Ben bu bloğa sürdürülebilirlik ile ilgili 100 tane yazı yazsam aşağıdaki gibi güzel ifade edemem sizlere. Buyrun Carl Sagan’ın o nefis konuşması:

Devamı »

Gemi-delik ilişkisi…(Ekonomik Boyut)

“Küçük harcamaları gözden kaçırmayın, bazen küçük bir delik koca gemiyi batırır” 

B. Franklin

Her ne kadar sürdürülebilirlik kavramı ağırlıklı olarak doğa ve insan yaşamının devamlılığı ile ilişkilendirilse de, bu güzel kavram toplumların ekonomilerini, o ekonomilerde tutunmaya çalışan insanların yaşam kalitesi, çalışma koşulları, eğitim ve sağlık imkanlarını etkileyen birçok ekonomik unsurla da ilgilenmektedir. Ayrıca ülkelerin para, tasarruf, eğitim, sağlık vb. politikaları ve tabiiki ekonomik olarak bağımsızlıkları da o toplumların sürdürülebilirliklerini etkilemektedir.

Sürdürülebilirliğin ekonomik boyutu bir yandan toplumlarda sermayenin etkin kullanımı, inovasyonlar, risk yönetim planları, ekonomik büyümenin devamlılığı ve geliştirilmesiyle ilgilenirken; diğer yandan yeni iş alanlarının yaratılması, çalışan becerilerinin geliştirilmesi, bölgesel ekonomik kalkınma, iş etiği vb. sosyo-ekonomik konularla ilgilenir. Ayrıca doğal kaynakların verimli kullanılması, yeşil ve yenilenebilir enerji uygulamaları, verimli ürün yönetimi programları ve bunları gerçekleştirecek yazılım ve teknolojilerim geliştirilmesi hususlarını içeren çevre-ekonomisi konularını da kapsamaktadır.

Devamı »

Herşeyin Başı Sağlık Azizim! (Sosyal Boyut)

Her ne kadar insanın olduğu yerde sürdürülebilirlikten bahsetmenin çok zor olduğunu daha önceki yazılarımda vurgulamak istemiş olsamda, bu yazımda daha geniş kapsamıyla sürdürülebilirliğin toplumsal boyutuna değinmeye çalışacağım. Bu boyut insanlığın devamını kapsamaktadır ve emin olun insanoğlu doğayı tüketip aç kalıncaya kadar sürdürülebilirliğin en çok bu boyutuna eğilecektir. Eee herşeyin başı sağlık azizim..

Sürdürülebilirliğin sosyal boyutu sadece fiziksel sağlığımızı değil, ruhsal sağlığımızı da etkileyen dengeler ile ilgilenmektedir…. Sosyal adalet, toplumsal farklılıklara duyulan saygı, insan hakları, toplumsal yardımlaşma ve dayanışma, işçi ve işveren ilişkileri vb. sosyal olguları; iş olanakları yaratma, becerileri geliştirme, eğitimde eşitlik, bölgesel kalkınmayı destekleme, iş etiği vb. sosyo-ekonomik olguları; çevre hukuku, sağlık ve güvenlik, iklim değişikliği, çevre etiği vb. sosyo-çevresel konuları kapsamaktadır.

Devamı »

Sahi “sürdürülebilirlik” neydi?

Ekonomideki kıt kaynakların daha da kıtlaştığı ve sonsuz insan ihtiyaçlarının ihtiyaç olmaktan çıkıp arsızlaştığı bir zamanda yaşıyoruz. Durum böyle olunca doğal kaynakları koruma bilinci ve tabiki bir de hayatın devamlılığı üzerine kaygılanan aktivistlerin baskıları gün geçtikçe arttı. Bununla birlikte işletmelerin sosyal sorumlu sevimli işletmeler olarak görünme çabaları işin içine de girdi. Sonuç olarak günümüzde “sürdürülebilirlik” heryerde karşımıza çıkan, tadından yenmeyen, Türkçede telafuzu zor ama çabalamaya değen bir kavram olarak bol kepçeden kullanılmaya başladı..

Sahi “sürdürülebilirlik” neydi? Sürdürülebilirlik emekti diyerek film repliğine bağlayabilirim. Gerçektende bağlayabilirim çünkü bu kavram iyiliği, sevgiyi ve fedakarlığı içinde barındırmaktadır.

“Sürdürülebilirlik kavramı, sadece günümüzün değil gelecek kuşakların da ihtiyaç ve kaynaklarını bugünden önemseyen ve koruyan bir bilinç düzeyidir. Bu yüksek bilinç düzeyi, toplumlara sadece gelecek kuşakların yaşamı ve kaynaklarını değil gezegeni, içindeki hayatı ve çeşitliliği de önemsetecek kadar empatik ve yücedir.”

Fulya Şenbağcı Özer

Devamı »

Doğa, İnsan ve Para ile “Sürdürülebilirlik” Mümkün Mü?

Aslında genel anlamda bakıldığında doğa üretir insanlık faydalanır, insan ise para için üretir.. Buna karşılık para insanı, insan ise doğayı tüketmektedir.. Halbuki doğa ikisini de alt etme gücündedir ve sınırlarına yaklaşıldığında da bu gücünü göstermeye çekinmemektedir.. Yol açtığı yıkımlar hem ekonomileri hemde insan hayatlarını bitirebilir. 

Bu noktada üçünün bir arada olduğu yerde dengeli ve sürdürülebilir bir ilişkiden söz etmek herhalde anlamsız olur.. Ama ne ironidir ki literatürde sürdürülebilirlik kavramı ancak bu üçünün varlığı ve sürdürülebilir olmasıyla mümkün olduğu tartışılır.

Devamı »