Kapitalizmin Öfkeli “Son” Çocuğu: Prekarya

Sürdürülebilirlik ile ilgili her şey gelecekle bağlantılıdır. Öyledir ki biz sürdürülebilirlik uygulamaları ile günümüzden adaleti ve fırsat eşitliğini sağlayarak, çevreyi ve kaynakları gözeterek, verimli üretim-tüketim politikalarıyla her bir bireyi geleceği ile korumayı ve gelecekteki ortamı dengelemeyi bekleriz. Gelecekle ilgili düşünmeye başladığımızda hem umut hem kaygı hissederiz ki, maalesef genellikle bu sorumluluk duygusuna baskın gelir. Bu nedenle sürdürülebilirlik tam olarak anlaşılamayan, genele yayılamayan, anlaşılsa bile insanların, kurumların ve toplumların ben merkeziyetçi yapılarına takılan uygulamalar bütünü olarak sözde çok duyduğumuz ama ağır ağır yükselen bir ideadır. Ancak hiçbir toplum, hiçbir iktidar, hiçbir işletme ve hiçbir birey bu kavramdan ve getirdiği sorumluluklardan kaçınamaz. Yoksa sonuçlarından kaçamaz.

Bu bilinç özellikle 2000 sonrası varlıklarını daha da hissettiren öfkeli Prekarya sınıfı ile kendini daha fazla yükseltiyor. Evet öfkeli ama bir sorun neden öfkeli? Peki söylenildiği kadar tehlikeli mi? Evet ama kime ve neye göre?

Devamı »

Nörobilimle Sürdürülebilirlik

28 Aralık akşamı değerli Okan Dedeoğlu ile Taze Gündem programında canlı yayında sürdürülebilirlik konuştuk. Kısmen de olsa temelde yatan sürdürülebilirliğin nörobilimi de açıkladık. 🍏

Sürdürülebilirlik nedir? 

Sürdürülebilirliğin nörobilim kısmında açıklaması nedir?

Sürdürülebilir uygulamalara neler ve hangi ülkeler örnek gösterilebilir?

Sürdürülebilir kalkınma amaçları nelerdir? Ülkemiz sürdürülebilirliğin neresinde görünüyor?

Ülkemizde sürdürülebilirlik ile ilgili neler yapılabilir?

Kurumların sürdürülebilirliği için neler yapılması gerekiyor?

Z kuşağının beklentileri ve gelecek ile ilgili düşünceleri nelerdir?

Bu kuşakların farklı düşünmelerini sağlayan nörobilimsel farklılıklar nedir?

Gelecek ile ilgili nasıl bir senaryo öngörülüyor? Önümüzdeki süreçte doğa, insan ve para ile ilgili neleri konuşacağız?

Sürdürülebilir iyi bir yaşam nasıl çalıştırılacaktır?

Ve daha fazlası için aşağıdaki bağlantıya tıklayanilirsiniz…

———
🚩Kanalıma ABONE olmayı unutmayın!
Sürdürülebilirlik, algı yönetimi, kitle algısı ve nörobilim ile ilgili videolarımın devamı gelecek!
———-
.. ve gezegendeki tüm huzur tek bir kırmızı elma ile bozulmuştu. Ben ise bu kaosun göbeğine yeşil bir elma bırakıyorum. Sürdürülebilir, yeni bir başlangıç için 🍏

Etiksel Kalkınma Teorisi ve Sürdürülebilirlik Dönüşümü

20. yüzyılın üçüncü çeyreğinde kalkınma teorileri içerisinde yeni bir teori filizlenmektedir. Bir grup insan, ülkelerin savaş sürecinde ve sonrasında gelen hızlı sanayileşme ile hırslı para ve sömürü politikaları içerisinde göz ardı edilen bir kavrama odaklanmış, ekonomi içerisinde paranın ve üretimin gerçekte kim ve ne için olduğunu sorgulamaya başlamıştır. Tüm bu diyalogların merkezinde yer alan sosyal gelişim teorisyeni olan Denis Goulet ortaya “kalkınma etiği” ve “etiksel kalkınma” adında bir teori ortaya atmıştır.

Goulet, kalkınmanın gerçek göstergesinin artan üretim veya maddi refah değil, nitel insan zenginliği olduğunu savunur. “İyi yaşam” hakkını ve değerini savunan etiksel kalkınma teorisine göre evrensel olarak kabul edilmiş üç değer unsuru vardır – yaşamın sürekliliği, saygı ve özgürlük. Bu üç hakkı sağlamayan bir kalkınmanın etik olmasından söz edilemez demektedir.

Devamı »

Sürdürülebilir Zincir


Sosyal sürdürülebilirlik olmadan ekonomik sürdürülebilirliğin sağlanabileceği düşüncesi çok ağır bir yanılgıdır. “BÜYÜME UĞRUNA BÜYÜMEK ANCAK BİR KANSER HÜCRESİNİN İDEOLOJİSİ OLABİLİR…” sözü de tam bunun karşılığıdır. Ekolojik krizler nedeniyle sosyal sistemlerin tükenmesi ve akabinde ekonomik anlamda çöküş kaçınılmazdır. Bunun tam tersi olan bir alt sistemin desteklendiği ortamda bir üst sistemin desteklenmemesi ile büyütülen hücre bir üst hücreyi parçalayacaktır. Uygun olan sistem her bir hücrenin birlikte gelişmesidir.

Bunu söyleyebilmek için bilim insanı olmak gerekmez, bilinci açık her varlık bu farkındalığa sahiptir. Dünya olarak çoğu kez bunu deneyimledik ve günümüzde de deneyimlemeye maalesef ki devam ediyoruz. Ancak bu sistemin mühendisliği ve işletilmesi bir bilimdir ve gelişmiş ülkelerin yükseköğretim programlarında “Sürdürülebilirlik Mühendisliği”, “Sürdürülebilir İşletmecilik” programlarına ayrıca istihdam olarak bu alanlara fazlasıyla rastlamaktayız.

Sürdürülebilirlik bağlamında tam karşılamasa  da kalkınma bağlamında gelişmiş olarak değerlendirilen bu ülkeler her ne kadar kaynaklarını etik ve sürdürülebilir olmayan bazı şekillerde sağlamışlar ise de *, sürdürülebilirlik ideolojisini kazanarak kaynaklarını korumuş ve geliş(tir)miştir. Çünkü bu bilinç herkese sadece “günü kurtaran” yerine kaynak verimliliği ile “tüm zamanları kurtaran” bir vizyon verir.

Devamı »

Cennetin Mühendisleri – Sürdürülebilirlik Gönüllüleri! Evet, Siz!

Dünyamız, içerisindeki çeşitlilik ve renklilik; kendi türümüz ve diğer canlı dostlarımız; yeşil doğamız, ağacımız, taşımız, toprağımız, tarlalarımız; sularımız, denizlerimiz, deryalarımız, derelerimiz, göllerimiz, akarsularımız, şelalelerimiz; atmosferimiz, oksijenimiz, bulutlarımız, yağmurlarımız, rüzgarımız ve gökkuşağımız…. Hayat sen ne güzelsin? Evet buradan Doğa Anaya olan aşkımı ve bizi bu cennete layık gördüğü için minnetlerimi iletmek istiyorum. Seni seviyoruz Doğa Ana!!!

Annelerimiz, annanelerimiz derler yaa “Sen birde beni gençken görecektin” Doğa Anamızın da böyle bir cümle kurduğunu düşünsenize… Sonuçta o da bizim gibi yaş alıyor ki gençken kimbilir daha ne kadar çok güzeldi. Peki, açıkçası merak ediyorum; Doğa Ananın bize sunduğu bu cennet güzelliğinin kaçta kaçı bize kaldı ve kaçta kaçı bizden sonraki kuşaklara kalacak acaba? Biz bu güzelliğin ne kadarını koruyabileceğiz ve bu zamana kadar çirkinleştirdiklerimizi tekrar nasıl güzelleştirebileceğiz?

Eğer sizde bu soruları soruyor, bu soruların cevaplarını önemsiyor ve sürdürülebilirliği benim gibi hayatınızın odağı noktasına taşıdıysanız tebrikler!! Tabiri caizse hepimiz birer Cennetin Mühendisleri sayılırız.

“Sürdürülebilirlik, cennetin mühendisliğidir. Tüm canlılar için en iyi yaşam koşullarını oluşturmayı ve bu koşulların devamlılığını hedefler.”

Fulya Şenbağcı Özer

Neden mi sürdürülebilirlik kavramı için “cennet mühendisliği” gibi belki de biraz uçuk bir tanım yapıyorum? Çünkü sürdürülebilirliği inceledikçe içinde barındırdığı konuların bizim gözümüzde canlandırılan cennete ne kadar uyum sağlayabildiğini gördüm. Sürdürülebilirlik bilinci bize bir yandan iyi, kaliteli, güzel ve devamlılığı olan bir yaşamı ve yaşam alanını sunuyorken, bir yandan da, zorbalığın, diktanın, hukuksuzluğun, arsızlığın ve ahlaksızlığın önüne de geçerek, eşitliği, adaleti, özgür düşünceyi, demokrasiyi, farklılıklara duyulan saygıyı, ve etiği tüm toplumda anlaşılabilir ve uygulanabilir seviyeye getirmeye çalışıyor. Bunlar ile birlikte, bereketin her birey için adil dağılımını ve devamlılığını hedefliyor. Böyle sürdürülebilir bir ortamın cennet olduğunu düşünmekte haksız mıyım?

Yukarıdaki paragraf içinde saydığım tüm güzel koşulların mekanizmalarının, biri(leri)nin çıkarlarını başka bireylerin ya da ekosistemin çıkarlarının önüne geçirmeden adil ve doğru bir biçimde hesaplanması ve çalıştırılması gerekmektedir. Bu nedenle sürdürülebilirlik sistemin kurulması ve bu sistemin işlevselliğinin gezegenimizin yaşamı boyunca devamlılık sağlaması ciddi bir mühendislik ve inovatif düşünce gerektirmektedir. Tek bir dünyamız, bu dünyada sadece tek bir hakkımız, tek yaşamımız var ve bu tek şansımızda kendimize ve torunlarımıza cenneti hediye edebiliriz eğer bu zor işin üstesinden gelebilirsek ve bizden sonraki kuşakları da bu yönde eğitebilirsek….

Devamı »