Dünyamız, içerisindeki çeşitlilik ve renklilik; kendi türümüz ve diğer canlı dostlarımız; yeşil doğamız, ağacımız, taşımız, toprağımız, tarlalarımız; sularımız, denizlerimiz, deryalarımız, derelerimiz, göllerimiz, akarsularımız, şelalelerimiz; atmosferimiz, oksijenimiz, bulutlarımız, yağmurlarımız, rüzgarımız ve gökkuşağımız…. Hayat sen ne güzelsin? Evet buradan Doğa Anaya olan aşkımı ve bizi bu cennete layık gördüğü için minnetlerimi iletmek istiyorum. Seni seviyoruz Doğa Ana!!!
Annelerimiz, annanelerimiz derler yaa “Sen birde beni gençken görecektin” Doğa Anamızın da böyle bir cümle kurduğunu düşünsenize… Sonuçta o da bizim gibi yaş alıyor ki gençken kimbilir daha ne kadar çok güzeldi. Peki, açıkçası merak ediyorum; Doğa Ananın bize sunduğu bu cennet güzelliğinin kaçta kaçı bize kaldı ve kaçta kaçı bizden sonraki kuşaklara kalacak acaba? Biz bu güzelliğin ne kadarını koruyabileceğiz ve bu zamana kadar çirkinleştirdiklerimizi tekrar nasıl güzelleştirebileceğiz?
Eğer sizde bu soruları soruyor, bu soruların cevaplarını önemsiyor ve sürdürülebilirliği benim gibi hayatınızın odağı noktasına taşıdıysanız tebrikler!! Tabiri caizse hepimiz birer Cennetin Mühendisleri sayılırız.
“Sürdürülebilirlik, cennetin mühendisliğidir. Tüm canlılar için en iyi yaşam koşullarını oluşturmayı ve bu koşulların devamlılığını hedefler.”
Fulya Şenbağcı Özer
Neden mi sürdürülebilirlik kavramı için “cennet mühendisliği” gibi belki de biraz uçuk bir tanım yapıyorum? Çünkü sürdürülebilirliği inceledikçe içinde barındırdığı konuların bizim gözümüzde canlandırılan cennete ne kadar uyum sağlayabildiğini gördüm. Sürdürülebilirlik bilinci bize bir yandan iyi, kaliteli, güzel ve devamlılığı olan bir yaşamı ve yaşam alanını sunuyorken, bir yandan da, zorbalığın, diktanın, hukuksuzluğun, arsızlığın ve ahlaksızlığın önüne de geçerek, eşitliği, adaleti, özgür düşünceyi, demokrasiyi, farklılıklara duyulan saygıyı, ve etiği tüm toplumda anlaşılabilir ve uygulanabilir seviyeye getirmeye çalışıyor. Bunlar ile birlikte, bereketin her birey için adil dağılımını ve devamlılığını hedefliyor. Böyle sürdürülebilir bir ortamın cennet olduğunu düşünmekte haksız mıyım?
Yukarıdaki paragraf içinde saydığım tüm güzel koşulların mekanizmalarının, biri(leri)nin çıkarlarını başka bireylerin ya da ekosistemin çıkarlarının önüne geçirmeden adil ve doğru bir biçimde hesaplanması ve çalıştırılması gerekmektedir. Bu nedenle sürdürülebilirlik sistemin kurulması ve bu sistemin işlevselliğinin gezegenimizin yaşamı boyunca devamlılık sağlaması ciddi bir mühendislik ve inovatif düşünce gerektirmektedir. Tek bir dünyamız, bu dünyada sadece tek bir hakkımız, tek yaşamımız var ve bu tek şansımızda kendimize ve torunlarımıza cenneti hediye edebiliriz eğer bu zor işin üstesinden gelebilirsek ve bizden sonraki kuşakları da bu yönde eğitebilirsek….
Özetle sürdürülebilirlik, Doğa Ana gibi, hayat gibi çok yönlü, çeşitli, renkli ve gerçekten çok kapsamlı bir konudur. Ayrı ayrı gerek sosyal boyutu için olsun, gerekse ekonomik ve ekolojik boyutları için olsun içerisinde bir çok uygulamayı barındırmaktadır.
Aşağıda daha önceden paylaştığım bu şemada sürdürülebilirliğin tüm boyutları içerisinde kapsadığı konuları görebilirsiniz. Her konu kendi içerisinde birçok uygulamayı barındırmaktadır ve her geçen gün çeşitli inovasyonlarla sürdürülebilirlik uygulamalarının nicesi bahar çiçekleri gibi ortaya çıkmaktadır. Yeterki insanoğlu istesin… Bu şema hepimiz için sürdürülebilirliğe giden bir yol haritası gibidir…
Cennetin değerli mühendisleri, bu yazımdan sonraki yazılarımda sürdürülebilirlik uygulamalarını teker teker ele alarak yavaş yavaş ilerleyeceğiz. Elimden geldiği, dilimin döndüğü kadarıyla her bilgiyi yazmaya, sürdürülebilirlik ile ilgili her haberi ve yeni-eski her uygulamayı ve teknolojileri burada siz sürdürülebilirlik ile ilgilenen dostlarımla paylaşmaya çalışacağım. Şimdilik aşağıdaki videoda sizi cennetimiz ile başbaşa bırakıp diğer yazımı yazmaya başlıyorum… Aşağıdaki videoyu izleyin, gerçekten burası cennet değil de nedir?
Video açılmaz ise buraya tıklayarak izleyebilirsiniz…
Sevgiler
Fulya Şenbağcı Özer
9 Nisan 2017
İzmir